Bugün Gökçeada yakınlarında 6.5 büyüklüğünde bir deprem oldu ve bu deprem İstanbul dahil olmak üzere Marmara bölgesinin birçok yerinde hissedildi. Depremin olmasından yaklaşık 10 dakika sonra GSM kesintileri başladı ve benim tecrübeme göre yaklaşık olarak 1.5 ile 2 saat boyunca bu kesintiler devam etti. Bu deprem neyse ki can kaybına sebep olmadı ve olası büyük Marmara Depremi öncesinde iletişim altyapılarımız konusunda kafalarda soru işaretleri bırakarak bu altyapılar üzerinde düşünmemizi sağladı.
Bu yazı afet ve acil durumlarda iletişim konusunda GSM’in sorunlarından ve alternatif haberleşme yöntemlerinden bahsederek kamuoyunda oluşmuş yanlış GSM algısı konusunda fikirler ortaya koyacaktır. Alternatif iletişim yöntemleri içerisinde amatör telsizcilikten bahsederek amatör telsizin bu tür durumlarda ne gibi bir fayda sağlayabileceği tartışılacaktır.
GSM Yanılgısı
Cep telefonları (ve sonrasında akıllı telefonlar) hayatımıza girdiğinden beri GSM şirketlerinin ticari çabaları ile birlikte normal zamanda neredeyse kesintisiz bir şekilde haberleşebilir ve bilgi paylaşabilir duruma geldik. Normal zamandaki bu kesintisiz iletişim, birçok insanda sanki bu altyapının her zaman çalışabileceği ilizyonunu yarattı ve bu sistemlerin çalışmaması durumunda neler yapacağımızı neredeyse tamamiyle unuttuk. Bu depremde gördük ki aslında GSM ve telekomunikasyon altyapısı kırılgan bir yapı ve bu kırılganlığın sebebi temellerinde yatıyor. Çok teoriye girmeye gerek yok, hepimizin tahmin edebileceği gibi GSM altyapısı kar amacı güden şirketler tarafından sürdürülmekte ve kapasite hesabı da ortalama bir günde altyapıyı kullanacak insan sayısı ve bu insanların sistemi ne kadar çok kullanabileceği olasılığı üzerinden yapılmakta. Kısaca, şu anda kullandığımız bütün iletişim araçları hesaplanan trafikten biraz daha fazla bir trafik meydana geldiğinde bunu kaldıramayacak durumda. Eğer yeterince sayıda insan aynı anda telefonları kullanırsa sistem kaynakları yetersiz kalarak yaptığınız telefon görüşmesini kesecektir. Bu noktada neden herkese yetecek kadar kapasite arttırmıyorlar? diye sorabilirsiniz. Bu gereksizdir zira normal zamanda sistemin en fazla kullanıma ulaştığından (bayram, iş giriş/çıkış vs) fazla kaynak koyduğunuzda bu kaynak atıl durumda kalacaktır ve bu da zarar demektir. Bu yüzden telekomunikasyon şirketleri kullanım olasılığı üzerinden hesaplarını yapar ve bu gayet doğaldır, ancak gördüğümüz gibi afet ve acil durumda problem yaratmaktadır.
Şunu da hatırlatmakta fayda var; bu depremde GSM altyapısına fiziki bir zarar gelmedi, yaşanan kesintiler çoğunlukla beklenenden fazla insanın aynı anda telefon görüşmesi yapmaya çalışmasından oluştu. Buna GSM altyapılarına (ana sunucular, baz istasyonları) fiziki olarak zarar gelmesini ve elektrik kesintilerini de eklediğimizde günlerce iletişimsiz kalacağımızı söylememiz abartı olmaz. Referans olarak 99 depremlerine bakmamız yeterli. İşte tam bu noktada alternatif iletişim yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu gibi durumlarda GSM kullanılmasını zorlamak yerine GSM dışında alternatif haberleşme altyapılarını düşünmemiz gerekmekte zira GSM elverişli bir afet ve acil durum haberleşme altyapısı değildir.
Afet ve Acil Durumda Amatör Telsiz
Amatör telsizcilik kısa tanımı ile bireylerin kendilerini haberleşme ve haberleşme elektroniğinde yetiştirmelerine yönelik gayri ticari, siyasi boyutu olmayan ve deneysel bir haberleşme servisi şeklindedir (trac.org.tr). Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) kamu yararına çalışan bir dernek olmakla birlikte resmi olarak 1962 yılından beri amatör telsizcilik faaliyeti sürdürerek afet ve acil durum haberleşmesi de dahil olmak üzere birçok konu üzerinde çalışmaktadır.
Amatör telsizciler birçok yerde röle istasyonları kurarak bu röle istasyonların çalışır halde olduğundan emin olurlar. Bu röle istasyonları genellikle yüksek mevkilerde konumlandırıldığı için çok geniş alanlarda amatör telsizcilerin haberleşme yapabilmesine imkan tanımaktadır ve çoğunluğunda jeneratör bulunduğu için elektrik kesintilerinden/sarsıntılardan etkilenmemektedirler. Amatör telsizcilerin, frekans spektrumunun çeşitli yerlerinde kendilerine ayrılmış olan bantlarda çok geniş bir teknik yelpazeden yararlanarak çalışabildikleri için yeterli ekipman ve bilgi ile tüm dünya ile rahatlıkla haberleşebileceğini söylememiz yanlış olmaz. Dolayısıyla, amatör telsizciler sadece röle kurarak haberleşmemektedir. Hiçbir altyapı olmaksızın sadece ellerindeki telsiz cihazları ile ateş kulesi mantığıyla mesajı bir yerden başka bir yere iletebilmektedirler. Amatör telsizcilerin asıl farkı da çeşitli durumlarda haberleşmeyi nasıl sağlayacaklarını bilmeleridir.
Ayrıyeten, amatör telsizcilik insanların merak duyarak yaptığı bir aktivite olduğundan bu insanların bilgileri sürekli taze durumdadır. Cep telefonu ve internetin olmadığı bir durumda telsiz sistemlerinin çalışır durumda olacağını belirtmekle beraber; afet ve acil durumda en önemli şeyin hangi durumda neler yapılacağının bilinmesi ve haberleşme olduğundan, amatör telsiz bu noktada gözardı edilmemesi gereken bir kaynak halini almaktadır.
Bir telekomunikasyon şirketiniz olduğunu düşünelim. Burada yöneticisiniz veya çalışansınız. Büyük bir afet anında;
- Cep telefonunuz çalışmıyor
- İnternetiniz çalışmıyor
- Hiçbir yerden haber alamıyorsunuz
Nasıl haberleşirsiniz? Bir şekilde merkeze giderek sorunun nereden kaynaklandığını buldunuz ancak bu sorunun düzeltilmesi için insanların biryerlere gitmesi gerekiyor. Bu insanlara nasıl ulaşacaksınız ve nasıl yönlendireceksiniz? Aklınıza seyyar, mobil baz istasyonları kurmak gelebilir. Ancak bu baz istasyonlarının nereye kurulacağını mobil baz istasyonunda görevli insanlara nasıl haber vereceksiniz?
Bütün bunları şirketiniz içinde amatör telsizciliğe meraklı, haberleşme konusunda bilgisi olan kişiler yardımı ile yapabilirsiniz. amatör telsizcilerin sunduğu birçok hizmetten, kullanabildiği birçok frekans bandından faydalanarak saha elemanları ile haberleşmeyi sağlayıp, altyapıların tamir edilmesini hızlandırabilirsiniz. Bunun için yukarıda belirttiğim gibi GSM dışında düşünmek gerekmektedir.
Malesef Türkiyedeki birçok şirket amatör telsize yeterince ilgi göstermemekte, afet ve acil durum anında yapması gerekenleri çabuk unutmaktadır. Bu noktada şirketlerin algısı büyük bir problem teşkil etmektedir.
Şirketlerin İş Sürekliliği Algısı
Birçok şirkette iş sürekliliği bölümleri bulunur ve bu bölüm yukarıda bahsettiğimiz durumlarda neler yapılması gerektiği üzerinde düşünür (ya da yapması gereken işlerden biridir). Kurumsal şirketlerin yıllardan beri gelen alışkanlıklarından mıdır bilinmez gönüllülük düşüncesi birçok kurumsal şirkete yabancı gelmekte; dolayısıyla gönüllülere en fazla ihtiyaç duyulan ve birçok işin STK’lar tarafından yürütüldüğü deprem gibi afet durumlarına ticari düşünceleri ile bakmaktadırlar. Gördüğüm kadarıyla kurumsal şirketlerde “parasını verip hizmet alıyorsam sorun yok, gerisi hizmet aldığım kurumun işi” algısı bulunmakta, ve bu yolla sorumluluğu atma çabasına gitmektedirler. Afet ve acil durum gibi ne zaman olacağı belli olmayan bir olay için bu algının değişmesi gerekmektedir. Normal bir şirket algısı ile düşünürsek ‘acil durumda benim haberleşmemi sağla’ beklentisini kimse sağlayamaz, neler yaşanacağını kimse bilemez, dolayısıyla planlayamadığı ve bu nedenle maliyetini hesaplayamadığı bir hizmeti teklif edemez, böyle bir yükümlülüğe giremez ve fatura edemez. Şu anda TRAC tarafından gönüllülük temelinde ülke çapında verilen bazı hizmetlerin teknik altyapıların ticari alternatifi için gerekli olan yeni yatırımların rakamları çok büyüktür, bazılarınınsa alternatifi yoktur (örn: Kandilli rasatlarını yedekleyen APRS – internetten bağımsız, dağıtık coğrafi bilgi sistemi). Dolayısıyla bu iş bir kurgulama, planlama, eğitim, ekip, ve gönüllülük işidir. Bunun için şirketler mevcut algılarını değiştirmek, alternatif kaynaklarla ortak çalışmalar yapmak ve çalışanlarını gönüllülüğe teşvik etmek zorundadırlar.
Birçok kez çeşitli şirketler ile görüşmelerimiz sonucunda bunları belirtmemize rağmen hep bir yerde süreç tıkandı ve ilerleme kaydedilemedi. Şirketler belki de çok az bir maliyet ile haberleşme konusundaki ihtiyaçlarını gidermek konusunu anlamakta sıkıntı çekiyorlar veya gönüllülük kavramı henüz yabancı geliyor. Yapmaları gereken sadece bünyesindeki çalışanları teşvik etmek ve farkındalık sağlamak. Bu teşviğin lisans almak isteyenlere sınav ücretlerinin sağlanması ve şirket tarafından verilen birer cihaz olması bile yeterlidir. Sonrasında TRAC ile ortak çalışarak güvenli noktalarda telsiz istasyonlarının kurulması, neler yapılacağının planlanması ile haberleşme sorunları çözülecektir.
Kurumsal şirketlerdeki bir diğer yanlış düşünce de ‘teknoloji/cihaz alırım, problemi çözerim’ düşüncesidir. Cihaz, teknoloji satın alınabilir ama bu cihazları kullanabilecek ve haberleşmeyi bilen insanlar olmadıkça alınan o teknolojiler tamamiyle çöpe gidecektir. Ticari haberleşme cihazları alındığında zamanla o teknoloji unutulacak, ilgisi olmayan birine ‘afet anında bunu kullanacaksın’ dediğinizde o kişi zamanla unutacak, belki işten ayrılacak ve yöneticisi haberleşme görevinin verildiğinin farkında olmayacak, işin sonunda haberleşme sağlanamayacaktır. Tekrar belirtmekte fayda var: bu iş kurgulama, planlama, eğitim, ekip, ve gönüllülük işidir. Bu yüzden haberleşme konusunda kurumsal şirketlerin farklı düşünmeye ihtiyaçları vardır.
Ama Bizde Uydu Telefonu Var?
Evet var, belki daha da fazlası var ancak uydu telefonu ile kaç kişi ile haberleşebileceğinizi biliyor musunuz? İnsanlar sürekli bu uydu telefonlarını yanlarında veya çantalarında taşıyorlar mı? Bu uydu telefonları her zaman çalışır durumda mı? Abonelik ücretleri aksatılmadan ödenmekte mi? Daha da önemlisi, nasıl haberleşeceklerini, acil durumda kime hangi numaradan ulaşacaklarını biliyorlar mı? Ulaşabildikleri kişiler ise acaba “doğru zamanda doğru yerde” olacaklar mı? veya acil olarak gereksinme duyulan yardımı sağlayacak kaynağa ulaşabilecek mi?
Yukarıda belirttiğim gibi burada önemli olan teknoloji değil, insan kaynağıdır. İnsan kaynağı olmadıkça verimli bir haberleşme olanağı olmamaktadır, dolayısıyla acil bir durumda iş sürekliliğinizden tutun yardım talepleriniz ve sonrasında yapılabilecek diğer işler aksayacaktır.
Ortak Çalışma
Afet ve acil durum anlarında tek başımıza asla yeterli olamayız. Bu yüzden diğer kurum ve kuruluşlar ile çalışmamız gerekmektedir. Haberleşme bunun küçük ancak en önemli bölümünü teşkil etmektedir. TRAC 50 yılı aşkın bir süredir faaliyettedir, ülkemizin afetler konusunda çalışan ilk gönüllü kuruluşudur ve 24 yıldan beri çeşitli kurum ve kuruluşlar ile çalışmaktadır. Kriz masasında, valiliklere ve önemli yerlere gönüllülerini sevk ederek veya seyyar haberleşme istasyonları kurarak birçok kurumun haberleşme ihtiyacını gidermektedir. TRAC bu noktada diğer kurum ve kuruluşlar ile haberleşebilmek için bir merkez (hub) durumundadır. TRAC bünyesindeki veya işbirliğine giren kurumlardaki başka amatör telsizciler haberleşme konusundaki bu olanaklardan faydalanamakta, dolayısıyla çalıştıkları kurumlara da bu faydayı sağlamaktadır. İstanbul Valiliği Haberleşme Hizmet Grubu‘nda yapılan toplantılarda da nasıl ortak çalışılabileceği planlanmaktadır.
Yukarıda bahsettiğim gibi hayali telekomunikasyon şirketinizi ele alalım. Elinizde diğer kurumlar ile haberleşebileceğiniz bir ortak çalışma platformu yok ise kaos anında ihtiyaçlarınızı bildirmeniz çok zorlaşacaktır. Seyyar araçlarınızı kriz merkezine sokabilmeniz bile aşırı derecede zorlaşacak, muhtemelen kriz merkezi girişinde kolluk kuvetleri tarafından durdurulacaktır. Bu örnek çeşitli depremlerde yaşanılan ve yaşanması çok olası bir durum. Bu durumda ilgili kuruma bilgi vererek geçişinizi sağlamanız gerekecektir. Bu noktada kriz merkezi ile TRAC aracılığıyla haberleşip bu ihtiyacı bildirmeniz rahatlıkla mümkün olacaktır.
Şirketlerin haberleşmeyi ön plana alarak diğer kurum ve kuruluşlar ile nasıl ortak çalışabileceklerini düşünmeleri, büyük resme bakmaları gerekmektedir.
Sonuç
GSM her ne kadar kullanışlı bir teknoloji olsa da elverişli bir afet ve acil durum haberleşme altyapısı değildir. Haberleşme, afet ve acil durumlarda çok önemli bir yer teşkil etmekte; haberleşmeyi sağlamak için GSM dışında tüm olası alternatif kaynakların kullanımını düşünmemiz gerekmektedir. Hiçbir kurum veya sistem size afet durumunda gerekecek bir hizmeti tek başına sunamaz. Bu, kurgulama, planlama, eğitim, ekip, işbirliği, ve gönüllülük ekseninde yürütülmesi gereken bir faaliyettir. Şirketler bu noktadaki görüşlerini değiştirmeli, teknolojinin tek başına problemleri çözmeyeceğini ve nitelikli insan kaynağının önemli olduğunun farkına varmalıdır. Tek başımıza asla yeterli olmadığımızı göz önüne alırsak ortak çalışma acil bir durumda ihtiyacımız olan en önemli şeydir. Bu ortak çalışmayı ortak dilin konuşulduğu bir ortam olan amatör telsizcilikte ve TRAC vasıtası ile yapabiliriz.
Amatör telsizci olmak için belirli bir meslek grubuna mensup olmaya gerek yoktur, buna ilgi duymanız yeterlidir. Siz de haberleşme konusuna ilgi duyuyorsanız Nasıl Amatör Telsizci Olunur sayfasından detaylı bilgi alabilirsiniz.
Çalışan basit bir sistem, çalışmayan kompleks bir sistemden her zaman daha iyidir ve amatör telsiz hayat kurtarır.